- L’amour fait les plus grandes douceurs et les plus sensibles infortunes. (Aşk en büyük zevkleri ve en hassas felaketleri yaratır.)
- La vie est une fleur dont l’amour est le miel. (Hayat, aşkın bal olduğu bir çiçektir.)
- Le bonheur, c’est de continuer à désirer ce que l’on possède. (Mutluluk, sahip olduğumuz şeyi istemeye devam etmektir.)
- L’espoir fait vivre, l’attente fait mourir. (Umudun yaşamı sağladığı, bekleyişin ise ölüm getirdiği.)
- La beauté plaît aux yeux, la douceur charme l’âme. (Güzellik gözlere hitap eder, tatlılık ise ruhu büyüler.)
- Le silence est un ami qui ne trahit jamais. (Sessizlik, asla ihanet etmeyen bir dosttur.)
- La vie est trop courte pour être petite. (Hayat, küçük olmak için çok kısa.)
- L’amitié double les joies et réduit de moitié les peines. (Dostluk, sevinçleri ikiye katlar ve acıları yarı yarıya azaltır.)
- La vraie générosité envers l’avenir consiste à tout donner au présent. (Geleceğe gerçek cömertlik, şu an her şeyi vermekten ibarettir.)
- Les rêves sont la nourriture de l’âme. (Rüyalar, ruhun gıdasıdır.)
- L’amour est la plus grande force qui fait le monde tourner. (Aşk, dünyanın dönmesini sağlayan en büyük güçtür.)
- Le passé est derrière, l’avenir est mystérieux, mais le présent est un cadeau. (Geçmiş arkamızda, gelecek gizemli, ancak şu an bir hediye.)
- La vie est faite de petits bonheurs simples. (Hayat, basit küçük mutluluklarla doludur.)
- Les échecs sont les étapes vers la réussite. (Başarısızlıklar, başarıya giden adımlardır.)
- Le bonheur n’est pas une destination, mais un voyage. (Mutluluk bir varış noktası değil, bir yolculuktur.)
- L’optimisme est la foi qui mène à la réalisation. (Optimizm, gerçekleşmeye giden inançtır.)
- La vie sans amour est comme un jardin sans fleurs. (Aşksız hayat, çiçeksiz bir bahçe gibidir.)
- La persévérance est la clé du succès. (Azim, başarının anahtarıdır.)