- “Rengên dilê te bi nav dikin.” (Kalbinin renklerini taşırlar.) – Senin kalbinin renkleri onlara aittir.
- “Hezar zarokên we di dema rêyên te de lê zîndiristin.” (Bin çocuğun senin izinde yürüdüğün zamanda hayatta kaldı.) – Senin izinde yürüyen bin çocuk hayatta kaldı.
- “Zimanê çawaniyê têr dibe.” (İnsanlar arasındaki diller sınırları aşar.) – İnsanlar arasındaki diller sınırları aşar.
- “Roja ku destanên te hatin sererast kirin, roja te bû.” (Senin destanların gerçekleştiği gündü, senin günündü.) – Senin destanlarının gerçekleştiği gün, senin günündü.
- “Çiyayên şîrîn ên li ser dagê vê were.” (Bu dağların üzerindeki tatlı çiçekler sana ait olsun.) – Bu dağların üzerindeki tatlı çiçekler sana ait olsun.
- “Ji ber ku te çû çi nû nekir.” (Gittiğin için yeni şeyler olmadı.) – Gittiğin için yeni şeyler olmadı.
- “Dilê te bi zimanê xwe diaxivin.” (Kalbin kendi dilini konuşur.) – Kalbin kendi dilini konuşur.
- “Roja ku destana te hat dîtin, roja te bû.” (Senin hikayenin görüldüğü gündü, senin günündü.) – Senin hikayenin görüldüğü gün, senin günündü.
- “Bav û dayik, axa min e.” (Baba ve anne, benim toprağım.) – Baba ve anne, benim toprağım.
- “Her kes ji xwe re mîna çemek e.” (Herkes kendisi gibi bir nehirdir.) – Herkes kendisi gibi bir nehirdir.
- “Rûpelên şahiyê tu li ser te naynin.” (Tanıklık sayfaları senin üzerinde durmaz.) – Tanıklık sayfaları senin üzerinde durmaz.
- “Gelê me li ser te yek e.” (Bizim halkımız senin üzerinde birleşir.) – Bizim halkımız senin üzerinde birleşir.
- “Ji ber ku te ji me çû, ronahiyê wê heye.” (Bizimle gittiğin için aydınlığı var.) – Bizimle gittiğin için aydınlığı var.
- “Rojişkên zarokan şiyar dikin.” (Çocukların gülümsemeleri parlatır.) – Çocukların gülümsemeleri parlatır.